Adana’nın Yumurtalık ilçesi Sugözü mevkiinde inşaatı devam eden Hunutlu termik santraline karşı ÇED davası 29 Kasım Pazartesi saat 14:00’te Adana İdare Mahkemesi’nde görülecek.

Davanın konusu, santral yapımına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından kabul edilen 2014 yılındaki Nihai ÇED raporunda öngörülen baca sisteminin, daha sonra soğutma kulesi ile değiştirilmesinin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle, yeni ÇED hazırlanması ve bu rapor hazırlanana kadar inşaatın durdurulması talebini içeriyor.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, inşaat devam ederken, enerji şirketinin yaptığı bu değişikliği çevreye etkisini değerlendirmeden kabul etmiş bulunuyor.



Hunutlu termik santrali, kurulduğu verimli toprakların narenciye ve pamuk tarımına kapanmasına, aynı zamanda bölgede biyolojik çeşitliliğin de tehlikeye girmesine sebebiyet verecek.

Santral yeşil deniz kaplumbağasının yüzyıllardır Akdeniz’de yuva bildiği, Sugözü kumsalı tehdit ediyor. Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN) tarafından “tehlike altında” olarak tanımlanan bu türün korunması için, Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, Bern Sözleşmesi gibi ülkeler üstü belgelere, Türkiye de taraf. Hunutlu projesi, bu sözleşmeleri ihlal ediyor.

Bölgede aynı zamanda 2019 yılında 30 yaş üstü her 5 ölümden 1’ine hava kirliliğinin sebep olduğu tahmin ediliyor. Ayrıca, Yumurtalık ilçesindeki kanser vakalarının 2009-2014 arasında 11 kat artış gösterdiği belirtiliyor.

Paris Anlaşması’na taraf olan Türkiye’nin atması gereken ilk adım kömürden çıkmak. Sivil toplum kuruluşları tarafından yapılan yeni araştırmalar, 2030’a kadar bunun mümkün olabildiğini ortaya koyuyor.

Elektrik sektörünün fosilden, özellikle kömürden arınması mümkün!



Dava sırasında hareketin sembolü olan Kaplumbağa bir basın bülteni ile hepimize seslendi: “Paris Anlaşması’na taraf olan Türkiye’de, karar vericilerin, yeni bir kömür santrali açmak yerine Hunutlu santralinin yapımını acilen durdurmak için destek vermeli. Bu sadece kendi türüm için değil, insanlığın da geleceği adına yapılması gereken bir tercih olmalıdır. En büyük dileğim, denizden tekrar sahile çıktığımda, bu kararın verilmiş olduğunu ve doğanın çeşitliliğine sahip çıkıldığını görmektir.Çünkü kaplumbağa kömür sevmez!”. Kaplumbağanın tam basın açıklamasını aşağıda bulabilirsiniz.

Dava sonrasında ise bir açıklama yapan Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri gönüllü avukatı İsmail Hakkı Atal:” Türkiye’nin de imzacısı olduğu Bern Sözleşmesiyle ( Avrupa Yaban Hayatının ve Doğal Hayatın Korunması Zözleşmesi”) koruma altına alınan Caretta Caretta’ların yuvalama ve yumurtlama alanı olan Sugözü Akkum sahiline yapılan, Hunutlu -EMBA termik santrali nedeniyle Avrupa Konseyi Bern Sözleşmesi komitesine yaptığımız şikayet başvurusunu mahkemeye sunduk. Duruşmadan önce Bern Sözleşmesi ve Barselona sözleşmesinin ihlali nedeniyle yürütmenin durdurulması talebinde bulunmuştuk. Yürütmenin durdurulması konusunda talebimiz karara bağlanmadan önce Bern Sözleşmesi Komitesine yapılan şikayet başvurusunun sonucunun beklenmesini ve bu şikayetin bekletici mesele yapılmasını talep ettik.” dedi.


Basın Açıklaması:

“Değerli basın mensupları ve Adana halkı,

Bugün burada Adana’nın Yumurtalık ilçesi Sugözü sahilinde yaşam bulan yeşil deniz kaplumbağalarını temsilen bu açıklamayı yapıyorum. Hunutlu termik santrali, buradan XX km uzaklıkta, yapılmaya devam ediyor. Burası, Akdeniz’de ve Türkiye’de deniz kaplumbağaları için önemli bir yuvalama alanı.

Projenin başından beri, bu yeni santralin gerek insan sağlığına gerekse doğaya ve biyolojik çeşitliliğe vereceği zararlar için mücadelemizi sürdürüyoruz. h Bugün de, yine bir hak arayışı için buradayız.Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, projenin Nihai Çevre ve Etki Değerlendirme Raporu’nu 2014 yılında kabul etmişti. Ancak daha sonra, bu raporda öngörülen baca sistemi, enerji şirketi EMBA tarafından “çevreci teknoloji” vurgusuyla soğutma kulesi olarak değiştirildi.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın uygun bulduğu ve planlarda olmayan bu değişikliğin, santral inşaatı devam ederken yapılmış olması ve dolayısıyla hukuka aykırı hareket edildiğini savunuyor; yeni bir ÇED sürecinin işletilmesini ve bu rapor hazırlanana kadar inşaatın durdurulması talep ediyoruz. Çünkü Bakanlığa “çevresel etkileri azaltacağı” belirtilmesine karşın özellikle hava kirliliği ve dolayısıyla insan sağlığına olumsuz sonuçlar doğuracağını biliyoruz.Bunları kısaca açıklamak isterim;

Öncelikle, baca teknolojisinin değişmesi ile kirlilik yoğunluğunun azalacağı belirtilse de bunun daha az hava kirliliği oluşacağı anlamına gelmiyor. Çünkü yeni tasarımda baca, soğutma kulesinin içine alınıyor. Burada, kirlilik su buharı ile karışacak, hacminin artmasıyla kirliliğin daha yukarı ve daha uzağa taşınmasına neden olacaktır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da baca gazı soğutma kulesinden çıkacak baca gazının hacminin, bacadan çıkan gazın hacminin yaklaşık 10 katı olacağını, daha yüksek noktada atmosfere verileceğini belirtmiştir.

İkinci olarak, santralin yakacağı kömürden çıkan kirlilik baca tasarımı öncesinde ve sonrasında değişmez. Dolayısıyla, baca teknolojisinin değişmesinin kirliliği gidermede herhangi bir fonksiyonu yoktur. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, ilgili cevabında, baca teknolojisinin değişmesi ile zararlı emisyonların miktarında ciddi düşüşler olacağını söylemiş ancak ne kadar bir azalma olacağını kesin olarak belirtmemiştir.

Ve son olarak soğutma kulesi, sağlık açısından en kötü hava kirleticisi olan PM2,5 oluşumunu artıracaktır. Soğutma kulesinden salım, yüksek nem ve sıcaklık nedeniyle ikincil PM2.5’in daha hızlı oluşumuna neden olacaktır.

Değerli Adanalı dostlarım,

Bu şehir, yıllardır yoğun hava kirliliği ile mücadele ediyor. İskenderun Körfezi’nde mevcutta iki adet kömürlü termik santral bulunuyor ve Hunutlu, üçüncü santral olarak yapılıyor. İşletmeye geçtiğinde yaklaşık XX yıl çalışacak ve diğer santrallerin kirliliğiyle birleşecek.

Adana’da, iki milyondan fazla insan yaşıyor. Sağlık ve Çevre Birliği HEAL’in araştırmasına göre Adana’da, 2019 yılında 30 yaş üstü her 5 ölümden 1’i hava kirliliğine bağlı olarak gerçekleşti.. Ayrıca, Hunutlu santralinin yapıldığı Yumurtalık ilçesindeki kanser vakaları 2009-2014 arasında 11 kat , kanser türleri ise yüzde 275 arttı.

Projenin ÇED Raporu hazırlanırken farklı noktalarda ölçüm yapıldı. Hava kirliliğinin en az olduğu yaz aylarında yapılan ölçümler bile sınır değerlerin üzerindeydi! Ve Hunutlu santrali, insan yaşamına rağmen yapılıyor!



Son olarak biraz da kendimden bahsetmek istiyorum. Literatürde adım Chelonia mydas , yani yeşil deniz kaplumbağasıyım. Yüzyıllardır Akdeniz’i , Adana’nın kumsallarını yuva bildim, benim türüm en fazla Sugözü kumsalına yumurta bırakıyor.

Ben de bir yavru olarak engin denizlere kavuştuktan sonra yeterli olgunluğa geldiğimde, yumurtadan çıktığım Sugözü’ne dönmek isteyeceğim. Varlığım, insan tarihinden çok öncesine dayanıyor ama insan faaliyetleri yüzünden popülasyonum “tehlike altında”.

Türümün korunması için Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, Bern Sözleşmesi gibi ülkeler üstü belgelere, Türkiye de taraf. Hunutlu projesi, bu sözleşmeleri ihlal ediyor. Sugözü Kumsalı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan Deniz Kaplumbağalarının Korunmasına İlişkin 2009-10 sayılı Genelge’ye göre, korunması gereken önemli bir deniz kaplumbağası yuvalama alanı. Hunutlu projesi, bu genelgeye aykırı ilerliyor.

Paris Anlaşması’na taraf olan Türkiye’de, karar vericilerin, yeni bir kömür santrali açmak yerine Hunutlu santralinin yapımını acilen durdurmak için destek vermeli. Bu sadece kendi türüm için değil, insanlığın da geleceği adına yapılması gereken bir tercih olmalıdır.

En büyük dileğim, denizden tekrar sahile çıktığımda, bu kararın verilmiş olduğunu ve doğanın çeşitliliğine sahip çıkıldığını görmektir.

Çünkü kaplumbağa kömür sevmez!

Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.”

FacebookTwitter